Search
Close this search box.
Search
Close this search box.
Shangri-La Diyaloğu’nun Ardından: Vesayet mi, Çok Kutupluluk mu?
Paylaş

Shangri-La Diyaloğu’nun Ardından: Vesayet mi, Çok Kutupluluk mu?

Asya’nın en büyük ve kapsamlı güvenlik forumu olan ve her yıl Singapur’da düzenlenen Shangri-La Diyaloğu 2025 tamamlandı. Forum’da ABD-Çin gerginliğinin yanı sıra Avrupa ve ABD arasında da yeni çelişkiler ve fay hattı dikkat çekti.

Forum, ilk olarak 2002 yılında Singapur’daki Shangri-La Oteli’nde düzenlendiği için adını da bu otelden alıyor. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından organize edilen yıllık toplantılar, bölgedeki savunma bakanları, askeri liderler ve güvenlik uzmanlarını bir araya getirerek, güvenlik politikaları üzerine açık ve yapıcı diyaloglar kurulmasını amaçlıyor.

ABD-Çin gerilimi

Bu yılki Forum’da ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Çin’in Tayvan’a yönelik olası bir saldırısının “yıkıcı sonuçlar” doğuracağını belirtti ve Pekin’in 2027 yılına kadar Tayvan’ı işgal edebilecek kapasiteye ulaşmayı hedeflediğini iddia etti. Hegseth, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki askeri faaliyetlerini ve Panama Kanalı’ndaki etkisini de eleştirerek, bölgedeki müttefiklerin savunma harcamalarını artırmaları gerektiğini ifade etti.

ABD Savunma Bakanı Hegseth’in konuşmasında Çin’e yönelik açık tehditler, Tayvan üzerinden yürütülen vekalet stratejisi ve bölge ülkelerine yapılan “savunma harcamalarınızı artırın” çağrısı, Washington’un gerçek niyetini gözler önüne serdi. ABD, tıpkı Avrupa’da NATO aracılığıyla yaptığı gibi, Asya-Pasifik’i de kendi jeopolitik çıkarlarına göre dizayn etme, ülkeleri birbirine düşürerek askeri bağımlılığı artırma peşinde. Hegseth’in Tayvan üzerinden Çin’i “yıkıcı sonuçlar”la tehdit etmesi, Amerikan stratejisinin özünü ortaya koyuyor: provokasyon, silahlanma çağrısı ve bölgesel kamplaşma. Trump yönetimi, her ne kadar “önce Amerika”, “sonsuz savaşlara son” dese de Asya’da gerilimi körüklemekte seleflerinden geri durmuyor.

Yeni dönemde ABD, Çin’in Asya’daki yükselişini frenlemek için müttefiklerine savunma harcamalarını artırma, Çin’e karşı “ortak cephe” kurma çağrısı yapıyor. Bölge ülkelerinin Amerikan politikalarına karşı farkındalığı ise yüksek. Başta ASEAN bileşenleri olmak üzere bölge ülkeleri, Afganistan’dan Irak’a, Tayvan’dan Güney Çin Denizi’ne uzanan hatta Washington’un izlediği politikaların krizleri çözen değil, derinleştiren bir hat çizdiğini açıkça görüyor.

Trump’ın başkanlığa dönmesi, bölge ülkeleri açısından çift yönlü bir kırılma yaratıyor. Bir yandan, Biden döneminin ideolojik “otokrasilere karşı demokrasi ittifakı” söyleminin zayıflaması bölge ülkelerine daha fazla diplomatik manevra alanı sağlıyor. Öte yandan, Trump’ın bölgeye yönelik agresif ekonomik ve askeri politikaları, “ya bizimlesiniz ya karşımızda” çizgisini sürdürüyor.

Özellikle Japonya ve Güney Kore gibi ABD müttefikleri, Trump’ın “koruma sağlayacaksak parasını ödeyin” yaklaşımı nedeniyle daha bağımsız savunma kapasitelerine yönelmek zorunda kalabilir. Bu da Asya’da NATO tarzı bir bloklaşma planını zora sokabilir. Filipinler, Vietnam gibi Çin’le yer yer gerilim yaşayan ülkeler ise hem Çin’le köprüleri atmadan denge politikaları izlemeye hem de ABD’ye tam angaje olmamaya çalışıyor.

Çin’den ‘düşük profil’de katılım

Öte yandan toplantıda Çin, önceki yıllara kıyasla daha düşük profilli bir katılım sergiledi. 2024’te Savunma Bakanı Dong Jun’un yaptığı yüksek profilli katılımının aksine bu yıl Çin, daha alt düzeyde Ulusal Savunma Üniversitesi’nden askeri akademisyenlerce temsil edildi. Bu durum, ABD’nin Tayvan konusundaki sert açıklamalarına karşı Çin’in daha temkinli bir yaklaşım benimsediği yorumlarına yol açtı. Ayrıca iki ülke arasında Forum sırasında herhangi bir ikili görüşme yapılmadığı açıklandı.

Çin, ABD Savunma Bakanı Hegseth’in Çin’e yönelik eleştirilerine tepki gösterdi. Çin Dışişleri Bakanlığı, Hegseth’in konuşmasını “Soğuk Savaş zihniyetiyle dolu” ve “bölgesel bölünmeyi teşvik edici” olarak nitelendirdi.

Fransız-İngiliz ‘yeni sömürgecilik’ rüyası

Forumun bu yılki katılımcılarından Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Asya ve Avrupa zorbalara karşı birleşmeli” diyerek küreselleşmeci Batı kampını genişletme çağrısı yaptı. Ancak ne Avrupa’nın askeri kapasitesi ne de bölgeyle olan tarihsel ilişkileri, bu tür büyük söylemleri destekleyecek durumda. Macron’un bu çıkışı, kendi emperyal hayallerini Atlantik ittifakına eklemleme çabasından başka bir şey değil. AB’nin Asya’daki güvenlik denklemine dahil olma arayışı, bölge ülkelerinde bir “yeni sömürgeci vesayet” algısı yaratıyor.

Diğer yandan, İngiliz uçak gemisinin bu ayın sonlarında Singapur’a yapacağı ziyaret Boris Johnson’ın 2017’de ilk kez dile getirdiği ve Güney Çin Denizi’nde seyrüsefer özgürlüğüne İngiliz desteğini vurguladığı programın bir parçası olarak görebiliriz. Ayrıca İngiliz uçak gemisinin ziyareti, İngiliz ordusunu Singapur, Malezya, Avustralya ve Yeni Zelanda’daki mevkidaşlarıyla bağlayan 54 yıllık “Beşli Savunma Anlaşması” kapsamındaki taahhütlerini kısmen yansıtıyor.

Asya’nın önünde duran seçenek

Shangri-La Diyaloğu 2025, Asya ülkeleri için bir uyarı niteliğinde oldu. ABD’nin bölgedeki askeri tahkimatı, Tayvan gibi konular üzerinden Çin’le sıcak çatışma riski yaratırken, “barış” söylemi yalnızca Washington’un jeopolitik çıkarlarına hizmet ediyor. Oysa barış, Atlantik ötesinden dayatılan değil, Asya içinden geliştirilen bir denklemle mümkün olabilir.

Trump’ın başkanlığı, Asya-Pasifik ülkeleri için bir kırılma noktası yaratıyor. Asya ülkeleri eğer bu durumdan faydalanarak daha dengeli, çok kutuplu ve bölge merkezli bir güvenlik mimarisi inşa etmeyi başarabilirlerse bölge ülkeleri buradan avantajla çıkabilir. Bunun yolu, bölge dışı güçlere bağımlılığı azaltmak, ASEAN, ŞİÖ ve BRICS gibi yapılarla entegrasyonu güçlendirmekten geçiyor.

Shangri-La Diyaloğu, Atlantik ittifakının “güvenlik” adı altında Asya’ya getirdiği şeyin aslında bir tür yeni vesayet olduğunu bir kez daha gösteriyor. Eğer Asya-Pasifik ülkeleri barış içinde bir arada yaşamanın temellerini kendi elleriyle inşa etmek istiyorlarsa, Washington’un değil, birbirlerinin sesine kulak vermeliler. Barış, Pentagon veya Brüksel’den değil; Pekin, Delhi, Jakarta, Kuala Lumpur ve Bangkok’tan yükselebilir.

ABD Avrupa bayram Bilim BLCU BRICS burs China CSC Culture Deprem Ekonomi eğitim Kore Kültür Pekin Rusya Scholarship science Sinciang Sinciang Uygur Ozerk Bolgesi Sino Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Tayvan Trump Turkiye Türkiye University USA Uyghur Wang Yi WIPO Xi Jinping Xinjiang ZJUT Çin çin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir