Search
Close this search box.
Search
Close this search box.
DeepSeek, “Küçük Bahçe, Yüksek Çit” Stratejisinin Yeniliği Engelleyemeyeceğini Kanıtladı
Paylaş

DeepSeek, “Küçük Bahçe, Yüksek Çit” Stratejisinin Yeniliği Engelleyemeyeceğini Kanıtladı

Çin’in yapay zeka (AI) şirketi DeepSeek, en son büyük modeli DeepSeek-R1’i piyasaya sürdü. Bu model, beklenenden çok daha düşük bir maliyetle birçok alanda önemli atılımlar gerçekleştirerek birçok ülkede kullanıcılar arasında popülerlik kazandı. Bu, yapay zeka alanında olumlu bir gelişme olsa da ABD’de bazı kesimler ve bireyler DeepSeek’e karşı düşmanca ve saldırgan bir tutum sergiledi. Ancak ABD hükümeti, tarifeler, ihracat kontrolleri veya fikri mülkiyet iddialarıyla DeepSeek’i engellemeye çalışırsa, bu tür eylemler yalnızca yapay zeka teknolojisinin genel ilerlemesini baltalamakla kalmayıp aynı zamanda ABD’nin kendi yapay zeka ekosisteminin sağlıklı ve düzenli gelişimine de zarar verecektir.

DeepSeek’in ortaya çıkışı, sözde ulusal güvenlik bahanesiyle teknolojiyi tekelleştirme ve Çin’in teknolojik ilerlemesini engelleme girişimlerinin nihayetinde başarısızlığa mahkum olduğunu kanıtlıyor. 2022’den bu yana ABD hükümeti, Nvidia’nın yüksek kaliteli çiplerinin Çin’e ihracatını kısıtladı ve “küçük bahçe, yüksek çit” stratejisiyle Çin’in yapay zeka gelişimini geciktirmeyi amaçladı. Ancak DeepSeek, düşük hesaplama gücüyle bir atılım gerçekleştirerek bir kez daha “yaptırımların yeniliği teşvik ettiği” paradoksunu doğruladı.

Ekonomist Tyler Cowen’ın belirttiği gibi, çip yasağı Çin’in donanıma erişimini geciktirse de daha verimli alternatifler geliştirilmesine zorladı ve “beklenmedik ikincil sonuçlar” yarattı. Dahası, bu “teknolojik eşitlik” fenomeni, çip kontrolüne dayalı ABD stratejisini zayıflatıyor. Diğer ülkeler de DeepSeek’in modelini örnek alarak ABD’yi yaptırımlarının maliyet-fayda dengesini yeniden değerlendirmeye zorlayabilir.

Yapay zeka yazılımlarının doğuşu ulusal bir bağlam taşısa da, teknolojik başarılardan elde edilen faydalar tüm insanlığa aittir. ABD’nin Çin stratejisine ilişkin düşünce kuruluşları içinde iç bölünmeler ortaya çıktı: Bir kesim iş birliği yaparak “sinerji” oluşturmayı savunurken, diğer kesim çatışmayı tırmandırma ve “ayrışma” (decoupling) yolunu benimsemekte ısrar ediyor. Ancak Microsoft CEO’su Satya Nadella ve diğer sektör liderleri, DeepSeek’in atılımlarının yapay zekayı daha erişilebilir hale getireceğini kabul ediyor. Eğer ABD sıfır toplamlı bir oyun politikasında ısrar ederse, yalnızca kendi izolasyonunu hızlandıracaktır. Sonuç olarak, kuralların belirlenmediği bir teknolojik rekabet yalnızca “çatışmaya” dönüşecektir. Gerçek ilerleme, yalnızca teknolojik iş birliğiyle sağlanabilir.

20. yüzyılın jeopolitik yöntemleriyle 21. yüzyılın teknolojik devrimini ele almak, ABD’nin değerli gelişim fırsatlarını kaçırmasına neden olacaktır. ABD’nin abluka ve kuşatma stratejilerine mi odaklanacağı yoksa rekabette öne çıkmanın yeni yollarını mı arayacağı, tamamen farklı sonuçlar doğuracaktır.

DeepSeek’in yarattığı baskının, teknolojik ilerlemenin katalizörü haline gelmesi muhtemeldir. Microsoft ve OpenAI model güncellemelerini hızlandırıyor, Meta eğitim sürecindeki enerji tüketimi optimizasyonlarını duyurdu ve hatta Silikon Vadisi’nin teknoloji açısından kapalı devre çalışan bazı devleri bile açık kaynak stratejilerini yeniden değerlendirmeye başladı. Kim bilebilir ki, belki de bu Amerikan teknoloji devlerinin kendi kendini yeniden yapılandırması sırasında yeni bir atılım gerçekleşecektir? Öte yandan, Çin ile “ayrışma” kaçınılmaz olarak Amerikan şirketlerine geri teperek zarar verecektir.

Son yıllarda, dış engellemelere ve baskılara rağmen Çin, yine de dikkate değer teknolojik başarılar elde etti. Bu durum, Washington’daki bazı isimler için ciddi bir düşünme fırsatı sunmalıdır: Çin’in ilerlemesini kısıtlamaya yönelik girişimler hem Çin’e hem de ABD’ye ne kazandırdı? Çip kısıtlama yasaları Amerikan teknoloji şirketlerine defalarca zarar verdi, Wolf Değişikliği (Wolf Amendment) ABD’nin uzay araştırmalarında engeller yarattı ve Huawei’ye yönelik ambargolar, şirketin araştırma ve yeniliklerini durdurmadı. Tarih tarafından defalarca kanıtlanan bu gerçek, bugün DeepSeek tarafından Washington’a bir kez daha gösteriliyor: Çin halkının zekasını ve yaratıcılığını asla hafife almayın ve Çin’in dışa açılma ve kendini geliştirme konusundaki kararlılığını asla küçümsemeyin.

DeepSeek gibi teknolojik gelişmeler ışığında, ABD’de bazı çevreler hâlâ diğer ülkelerin teknolojik ilerlemesini engelleme fikrine tutunarak, hegemonyalarını sürdürme konusundaki endişelerini ve dar görüşlü stratejilerini ortaya koyuyor. Siyasal ekonomi açısından bakıldığında, yaptırımlar inovasyonu durdurmak yerine alternatif yolları teşvik etti. Uluslararası ticaret sistemi açısından bakıldığında ise, tek taraflılık kuralların yeniden şekillenmesini ve tedarik zinciri devrimini hızlandırdı. Washington, “küçük bahçe, yüksek çit” yaklaşımının Çin’in inovasyon hızını durduramayacağını fark etmelidir. Yapay zeka teknolojisinin gelişiminde, Çin ve ABD en ön saflarda yer alıyor. İki ülke, yapay zeka etik standartlarının belirlenmesi, sınır ötesi veri yönetimi ve siber saldırılara ortak yanıt verilmesi gibi konularda iş birliği yaparak hem kendileri hem de dünya için fayda sağlayabilir.

Kaynak: Global Times

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir