Hazırlayan: Emrah Zorba
Osmanlı İmparatorluğu zamanında iki ülke arasında zaman zaman diplomatik temaslar gerçekleşmiş olsa da, resmî ilişkiler kurulmamıştır. Resmî ilişkilerin tesis edilmesine yönelik girişimler olmasına rağmen Osmanlı ile Çin arasında herhangi bir diplomatik antlaşma mevcut değildi. O dönemde ikili ilişkiler daha çok üçüncü devletler aracılığıyla yürütülüyordu. Resmî bağlar yoktu ancak ticari ilişkiler kurulmuştu. 1908’den önce Osmanlı topraklarından Çin’e her yıl afyon ihraç edildiği bilinmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Çinlilerle ilk teması 1927 yılında başladı. O dönemde başkent olan Nanjing’de Türkiye Cumhuriyeti elçiliği ise ancak 1929 yılında açılabildi. Hulusi Fuat Tugay, ilk maslahatgüzar olarak 1929’da Nanjing’de göreve başladı. 1931 yılında Türkiye’nin Çin elçiliği ekonomik zorluklar nedeniyle kapatılmasıyla Maslahatgüzar Hulusi Fuat Tugay, 2 Ağustos 1931 tarihinde Çin’den ayrıldı. 1934 yılında iki ülke arasında Dostluk Antlaşması imzalandı. 1931’de ekonomik zorluklar dolayısıyla kapatılan Çin büyükelçiliği 1939’da Emin Ali Sipahi’nin elçi olarak atanmasıyla yeniden açıldı. 1944 yılında karşılıklı olarak iki devlet, elçiliklerini büyükelçilik seviyesine çıkardı. Atatürk Devrinde ilk Türkiye-Çin ilişkisini maslahatgüzar olarak kurmuş bulunan Hulusi Fuat Tugay, ilk Türk Büyükelçisi olarak tayin oldu (Adıbelli, 2016: 144-148). Mustafa Kemal ve İsmet İnönü liderliğindeki 1920-1950 arasında dönemde Türkiye-Çin ilişkileri, ekonomik bakımdan minimal, siyasal bakımdan ise her iki taraf açısından da tali denilebilecek düzeydeydi (Güneş, 2012: 863). Özellikle Çin’deki iç karışıklıklar nedeniyle bu dönemde iki ülke arasındaki ilişkiler süreklilik arz etmekten uzaktır.[1]
Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkilerin resmiyet kazanması 1971 yılına dayandırılıyor. Resmî ilişkiler, ÇHC’nin Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumda tanınmasının ardından 1971 yılında başlasa da Soğuk Savaş’ın yarattığı ideolojik atmosfer dolayısıyla 1980’lere kadar ikili ilişkiler ilerleme ve gelişme gösteremiyor. Ancak 1981’de iki ülke arasında imzalanan ticaret protokolleri, ekonomi, sanayi ve teknoloji alanlarında iş birliği anlaşmalarının imzalanması ve 1982’de Kenan Evren’in ilk dış ziyaretini Çin’e yapmasıyla birlikte temasların yoğunlaştığına tanıklık ediyoruz.
Aslı Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yer alan, özgün ve sadeleştirilmiş hâlini yayımladığımız Hicrî 9. 05. 1325, Miladi 26 Mayıs 1907 tarihli aşağıdaki Hariciye Nezareti Hukuk İstişare Odası Evrakı, Çin ile resmî ilişkiler kurma girişiminin en erken tarihli belgesi niteliğindedir.
Belge, Çin’de bulunan Osmanlı vatandaşlarını, başta Almanya vatandaşları ve diğer yabancılar tarafından maruz kaldıkları kötü muamelelerden koruyabilmek ve güvenliklerini sağlayabilmek adına bir Osmanlı elçiliğinin açılması yönündeki girişimi göstermektedir.
Latinize Hâli:
Çin’de yerliler hakkındaki muʽâmelât pek keyfi olduğı hâlde ecânib gâyet vâsiʽ imtiyâzâtı hâʼiz bulunduğından (11 ve Çin’de mukîm tebaʽa-i ʽOsmâniye elyevm Almanya Devleti himâyesinde bulunarak devlet-i müşârûn iileyhâ tebaʽası misüllü muʽâmele görmekde olduklarından evvel emirde tebaʽa-yı Osmâniye’nin hukûkını teʼmînen) Çin hükûmeti ile bir itilâf-ı mahsûs ʽakd idilmeksizin Pekin’de bir sefâret-i ʽOsmâniye ihdâsı tebʽamızın Çinliler hakkında cârî muʽâmelâta tâbiʽ olmalarını ve en ziyâde mazhar-ı müsâʽade olan millet muʽâmelesinin tatbîki talebi ise Çin Hükûmeti’nin de mütekâbilen (…) talebinde bulunmasını intâc idebilüb hükûmet-i seniyye ile Çinlilere ʽuhûd-ı ʽatîkadan mütevellid müsâʽidâtı bahş idemeyeceği cihetle ʽOsmanlılar hakkında en ziyâde mazhar-ı müsâʽade olan ecânib-i muʽâmelesi icrâ kılınması esbâbının Almanya Devleti’nin eşhâsı lâzım gelüb bu bâbdaki teşebbüsâtdan bir semere hâsıl olamadığı takdîrde tebaʽamızın bir takım muʽâmelât-ı keyfiye ve gayr-ı lâyıkaya hedef olmamaları içün Çin hükûmeti ile münâsebât-ı diplomasiyyede bulunmamakdan sarf-ı nazar itmek evvelâ olacağı vârid-i hâtır olduğı maʽrûzdur.
Sadeleştirilmiş Hâli:
Çin’de yerlilere yönelik davranışlar pek keyfi olmasından ve yabancılara geniş çaplı ayrıcalıklar tanınmasından dolayı (Çin’de ikamet eden 11 Osmanlı vatandaşına ve şimdiye kadar Almanya Devleti himâyesinde bulunanların, kadın vatandaşlara yönelik kötü davranışlarda bulunmalarından dolayı öncelikle Osmanlı vatandaşlarının güvenliğini sağlamak amacıyla) Çin Hükümeti ile bir karşılıklı özel uyum anlaşması imzalamaksızın Pekin’de bir Osmanlı Elçiliği kurulması, vatandaşlarımızın Çinliler arasında korunmalarını sağlamak ve en çok da ulus kaydı gözetilen bu millete yönelik davranışların uygulanmamasını Çin Hükümeti’yle de karşılıklı olarak sağlamak girişimini sonuçlandırmalıdır. Hükümet emriyle Çinlilerle yapılan eski antlaşmalardan dolayı koruma sözleşmesi sağlayamayacağından dolayı ulus kaydı gözetilen Osmanlılara yönelik daha fazla yabancı muamelesinin yapılması sebebiyle, en çok da Almanya Devleti’nin bu konudaki girişimlerinin bir neticeye varamadığı takdirde vatandaşlarımızın bir takım keyfi davranışlara ve yakışıksız davranışlara hedef olmamaları için Çin Hükümeti ile diplomatik temasta bulunmamaktan vazgeçmek öncelikli olacaktır.
[1] Türkiye Çin İlişkilerinin Tarihsel Gelişimi, Aktaran: Akdağ, 2019, sf. 44
Teori dergisi Eylül 2025 sayısından alınmıştır