Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 7 Kasım 2019’da NATO’nun beyin ölümü yaşadığını, NATO ülkeleri arasında eşgüdüm bulunmadığını söylemişti.
Benzer bir tarihî saptamayı Emekli ABD’li Albay Douglas Macgregor yaptı. Macgregor, NATO’nun artık önemsiz olduğunu ve Avrupa’nın tarihi ve kültürel bağlara dayalı yeni güvenlik düzenlemelerine sahip olacağını söyledi. Rusya’dan bir tehdit gelmediğini belirten Macgregor, Almanya’nın NATO sonrası döneme hazır olması gerektiğini ifade etti.
Eski Fransa ABD Büyükelçisi Gerard Araud da 24 Ağustos’ta Le Point’te yazdığı yazıda “Batı’nın üstünlüğünün sona erdiği bir dönemi yaşıyoruz. Bunun nedeni, küresel güç dengelerinin Batı’nın aleyhine yavaş yavaş değişmesi ve bu üstünlüğün lideri ve koruyucusu olan Amerikan polisi artık bu rolü üstlenmek istememesi.” dedi. 1945’ten kalan düzenin parça parça çöktüğünü belirten Araud, şöyle devam etti: “Onun yerini neyin alacağı bilinmiyor ancak Batı’nın hâkimiyetinde olmayacağı kesin.”
ABD-AVRUPA ARASINDA KOPUŞ DERİNLEŞİYOR
Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenen son NATO doruğunda ülkeler, 2035 yılına kadar savunma ve güvenliğe ilişkin temel ihtiyaçlara yönelik harcamalar da dâhil olmak üzere, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 5’ini yıllık olarak savunma alanına ayırma taahhüdünde bulunmuşlardı. Ayrıca sonuç bildirgesinde “Müttefikler, Ukrayna’ya destek sağlama konusundaki egemen taahhütlerini yinelemektedir. Ukrayna’nın güvenliği, bizim güvenliğimize de katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede, müttefiklerin savunma harcamaları hesaplanırken Ukrayna’nın savunması ve savunma sanayisine yönelik doğrudan katkılar da dâhil edilecektir.” denilmişti.
Doruk üzerinden daha birkaç ay geçmeden Putin ve Trump, Alaska’da bir araya geldi. Trump buluşma sonrası yaptığı açıklamalarda Kırım’ın Rusya’nın olduğunun kabulü ve Ukrayna’nın NATO’ya girişinin olanaksızlığını duyurdu. Daha soran Trump, Zelenskiy ve Avrupa liderleriyle Oval Ofis’te bir araya geldi. Buradaki fotoğraf ABD-Avrupa arasındaki bölünmüşlüğün bir resmiydi.
Foreign Affairs’ten Hugh Eakin, 12 Ağustos’ta Margaret MacMillan ile yaptığı söyleşide “Amerika neden tek başına hareket ediyor?” sorusuna yanıt aradı. Macmillan, “Amerika’yı yeniden harika yap” politikasının getirdiği “Başka uluslara ihtiyacımız yok. Kiminle anlaşacağımızı seçebiliriz. Kimseyle anlaşmak zorunda kalmayacağız.” fikrinin izolasyona yol açtığını ifade ediyor. ABD’nin artık Avrupa’yı müttefik olarak görmediğini belirten Macmillan, Trump’ın NATO’yu bütçe artışının zorlamasının NATO üyelerinde güvensizliğe yol açtığını ve bu ülkelerin artık ABD’ye güvenemeyeceklerini bildiklerini söylüyor. Karşılıklı olmayan adımlarla ittifakın yürütülemeyeceğini belirten Macmillan, böylece Atlantik’in dağılışına işaret ediyor.
Tüm bunlar Atlantik’in gücünü yitirdiğinin göstergesi.
BÜYÜK AVRASYA ORTAKLIĞINI PEKİŞTİRECEK ZİYARET
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, 31 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında Tianjin‘de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplanacak. Zirveye aralarında Türkiye’nin de olduğu 20’den fazla devlet başkanı ve uluslararası örgüt temsilcisi katılacak.
Liderler, ŞİÖ’nün başarılarını gözden geçirecek, örgütün gelecekteki gidişatını belirleyecek ve örgütü, ortak bir geleceğe sahip, giderek daha sıkı bir şekilde örülmüş bir topluluk oluşturma hedefine doğru yönlendirecek.
İlginç noktalardan biri, Rus lider Putin’in Çin’de 4 gün kalması olacak. Bu ziyaret, Rus liderin 2014’ten bu yana en uzun yurtdışı seyahati olacak. Bu önemli bir adım. Keza Alaska görüşmelerinden sonra çeşitli fikirler vardı: Bunun yeni bir Yalta olduğu, ABD ve Rusya’nın dünyayı paylaşacağı, ABD’nin Çin’e karşı Rusya’yı tarafsızlaştıracağı veya yanına çekeceği ifade ediliyordu.
Oysa Putin ve Xi Jinping 6 Şubat 2022’de Büyük Avrasya Ortaklığı vurgusuyla dünyanın önüne yeni bir program koymuştu. Özetle şunları içeriyordu:
1.İnsan merkezli yeni düzen.
2.Çok Kutuplu Dünya.
3.Büyük Avrasya Ortaklığını inşa.
4.Millî Egemenliğe dayalı gerçek demokrasi.
5.Renkli devrimlerle ve terörle mücadele.
6.Dijital egemenlik.
7.Yaptırımlarla ve ekonomik eşitsizlikle mücadele.
Burada önemli olan işbirliğinde yasakların ve sınırların olmadığına yapılan vurguydu.
Putin’in dört günlük ziyareti, bırakın Çin-Rusya ilişkilerinin kopmasını, iki ülke ilişkilerinin derinleşmesine ve Büyük Avrasya Ortaklığının pekişmesine hizmet edecektir.
Atlantikçilerin Rusya’yı Çin’den koparma fantezileri gerçeğe dönmeyecektir.
TÜRKİYE DENGE İLE BİR YERE VARAMAZ
Burada önemli olan Türkiye’nin konumudur. Denge siyaseti iflas etme noktasındadır. Bu siyaset Türkiye’yi dengede tutmuyor aksine gerileyen ve Avrasya güçlerine karşı terazinin hafif tarafını oluşturan Atlantik güçlerini dengeye getiriyor.
Türkiye’nin karar vermesi gerekiyor ve bu karar dünyadaki dengeleri altüst edecek güçtedir. Türkiye’nin NATO’dan çıkması, BRICS ve ŞİÖ’de yer edinmesi, Büyük Avrasya Ortaklığına katılması kaçınılmazdır. Bu dünya için bir kaldıraç görevi yapacak, Atlantik’in çözülüşünü ve Asya Uygarlığının yükselişini hızlandıracaktır.