Yazan: Michael Roberts
Heterodoks Ekonomi Derneği (AHE) 2025 Konferansı Londra’da Gerçekleşti
Geçtiğimiz hafta Londra’da düzenlenen AHE 2025 konferansı, heterodoks iktisat çevrelerinden akademisyenleri ve araştırmacıları bir araya getirdi. 1999 yılında kurulan AHE, ana akım dışındaki ekonomi yaklaşımlarını tartışmaya açmak amacıyla düzenlenen yıllık konferanslara ev sahipliği yapıyor.
Ancak bu farklı yaklaşımların tümü sosyalist ya da anti-kapitalist değildir. Yazar Michael Roberts’a göre iktisadi düşünce üç ana kola ayrılır: ana akım, heterodoks ve Marksist. AHE, özellikle Marksist iktisadın değer ve artı değer üzerinden geliştirdiği emek teorisini yeniden gündeme getiren bir tartışma ortamı sundu.
Emperyalizm, Bağımlılık ve Küresel Güney
Roberts, konferansta sunduğu bildiride şu soruya yanıt aradı:
“Küresel Güney, yaşam standartları açısından Küresel Kuzey’i yakalayabiliyor mu?”
Üç ayrı ölçüt (kişi başına gelir, işgücü verimliliği ve insani gelişme endeksi) üzerinden yapılan analizde, Çin hariç diğer ülkelerin bu farkı kapatamadığı ortaya kondu.
Marksist yaklaşıma göre bunun iki temel nedeni bulunuyor:
- Güney’den Kuzey’e sürekli kâr, rant ve faiz transferi,
- Güney’de düşen kârlılığın verimlilik artışını yavaşlatması.
Dünya Bankası gibi kurumlarsa, sorunun teknoloji akışı ve yatırım eksikliğinden kaynaklandığını savunuyor. Acemoğlu’nun öne sürdüğü demokratik kurumlar vurgusu ise ana akım açıklamalardan biri.
Çin Neden Bir İstisna?
Roberts, Çin’in bu yapının dışında yer aldığını vurguluyor. Verilere göre Çin, kişi başına düşen gelirde yüksek gelirli ülkeler seviyesine 2041’de ulaşacak. BRICS ülkeleri arasında bu seviyeye yaklaşabilen tek ülke Çin.
Bu durumun ardında yatan etken, Çin’de yatırım büyümesinin kârlılıktan ziyade planlı ekonomik hedeflere dayanması. Bu yönüyle Çin, diğer Güney ülkelerinden ayrışıyor.
Emperyalist Sömürü ve Tarihsel Çerçeve
Konferanstaki diğer konuşmalarda, emperyalist sömürünün tarihsel kökenleri ve günümüzdeki devam biçimleri ele alındı.
- John Smith, Lenin’in emperyalizm kuramındaki beş temel noktayı bugünün küresel sermaye hareketleriyle ilişkilendirdi.
- Conrad Herold, Grossman, Emmanuel, Marini gibi düşünürlerin geliştirdiği bağımlılık teorisi ve bu teorilere gelen eleştiriler üzerine bir sentez sundu.
Herold, Güney’in sanayileşememesini yalnızca “erken sanayileşme”ye bağlayan yapısalcı teorilere mesafeli duruyor.
Değer Transferi ve Eşitsiz Değişim
Sömürünün hangi mekanizmalarla gerçekleştiği de panelin ana gündemiydi. Tartışma, Küresel Güney’deki yüksek artı değer oranları mı yoksa Küresel Kuzey’deki teknolojik üstünlük mü daha baskın? sorusuna odaklandı.
- Emmanuel: Artı değere odaklanır
- Bettelheim: Sermaye bileşimi ve teknolojik seviye vurgusu yapar
- Roberts & Carchedi: Her ikisinin de değer transferi mekanizmasında etkili olduğunu savunur
Küresel Sömürü Oranları
Tomas Rotta ve Rishabh Kumar, küresel sömürü oranları üzerine yaptıkları yeni çalışmada Marx’ın kârlılık yasasının geçerliliğini gösteriyor.
Tespitler şunları içeriyor:
- Sermaye yoğunluğu, sömürü oranından daha hızlı artıyor → Kâr oranı düşüyor
- Yoksul ülkelerde artı değer oranı daha yüksek
- Emeğin ürettiği değer, uluslararası ticaret ve finansal araçlarla Kuzey’e aktarılıyor
Bu noktada Çin, 2008 sonrası dönemde kayıplarını azaltan bir ülke olarak istatistiksel olarak ayrışıyor.
Çin’in Endüstriyel Yükselişi ve Jeopolitik Etkileri
Ho-fung Hung (Johns Hopkins Üniversitesi), “Clash of Empires” adlı kitabının bulgularını sundu. Hung’a göre Çin’in devlet destekli şirketleri, küresel pazarlarda agresif şekilde büyüyor ve bu durum, ABD şirketlerinin Çin’e yönelik önceki desteğini geri çekmesine neden oldu.
- Sanayi fazlası ihracatı, ABD ile rekabeti kızıştırdı
- Çin’in bu agresif çıkışı, 20. yüzyılın başındaki emperyalist rekabete benziyor
Hung’un bu yorumu, Batı merkezli bir üniversiteden gelmesi açısından dikkat çekici; Çin’in saldırganlığına yüklenen bu açıklama, jeopolitik kutuplaşmanın akademik tezahürünü de yansıtıyor.
Küresel Emperyalizm Tartışmalarında Çin’in Belirleyici Rolü
AHE 2025, Marksist ekonomi yaklaşımının emperyalizm, değer transferi, eşitsiz değişim ve Çin’in yükselen pozisyonu üzerinden yeniden şekillendiği önemli bir buluşma oldu.
Küresel Güney’in hâlâ kalkınmada ciddi engellerle karşılaştığı görülürken, Çin bu yapının dışında özgün bir örnek sunuyor. Konferansın ana mesajı şuydu:
Emperyalizm çağında kalkınma, yalnızca üretimle değil, değerin kime transfer edildiğiyle belirleniyor.
AHE 2025: Emperyalizm, Çin’in Yükselişi ve Küresel Değer Transferi Tartışmaları
📄 Meta Description
AHE 2025 konferansı, Çin’in istisnai büyümesini, Küresel Güney’de değer transferi sorununu ve emperyalist sömürünün günümüzdeki mekanizmalarını Marksist ekonomi çerçevesinde tartıştı.
🔑 Keywords
AHE 2025, Çin ekonomik yükselişi, emperyalizm teorisi, küresel değer transferi, Marksist iktisat, heterodoks ekonomi, Küresel Güney kalkınma, John Smith emperyalizm, Tomas Rotta sömürü oranları, Lenin ekonomi teorisi, Michael Roberts ekonomi yazıları, Çin ABD jeopolitik rekabeti, Ho-fung Hung Clash of Empires, Marx artı değer teorisi
Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/ahe-2025-emperyalizm-cin-ve-finansallasma-533645
ABD Avrupa bayram Bilim BLCU BRICS burs China CSC Culture Deprem Ekonomi eğitim Kore kuşak ve yol Kültür Pekin Rusya Scholarship science Sinciang Sinciang Uygur Ozerk Bolgesi Sino Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Tayvan Trump Turkiye Türkiye University USA Uyghur Wang Yi Xi Jinping Xinjiang ZJUT Çin Halk Cumhuriyeti Şanghay