Search
Close this search box.
Search
Close this search box.
İki Büyük Ülke: Çin ve Türkiye
Paylaş

İki Büyük Ülke: Çin ve Türkiye

Çin kültürü ve Türk kültürü aslında birçok açıdan belirgin farklılıklara sahiptir. Bu farklar, başlıca tarihsel arka plan, dini inançlar, dil ve yazı, bayram gelenekleri ve sosyal alışkanlıklar gibi alanlarda görülmektedir.

Çin ve Türkiye, köklü geçmişlere, zengin kültürel mirasa ve farklı etnik özelliklere sahip iki ülkedir. Türkiye, Avrupa ile Asya’nın birleşim noktasında yer alır ve zengin tarihî kalıntılar ve çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Türkiye’nin tarihi, Orta Asya’ya dayanır ve bu bölgedeki antik uygarlıklardan etkilenmiştir. Çin ise eski çağlardan beri birçok hanedan değişimi yaşamış ve Doğu Asya’nın kültürel ve siyasi merkezi olmuştur.

Çince karakterlerin tarihi çok eskidir ve kökeni Neolitik Çağa, yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar gider. Çin karakterlerin ilk biçimi, Shang Hanedanı döneminde ortaya çıkan kemik yazısında görülmüştür. Bu yazılar, o dönemin sosyal yaşamını ve kültürünü kaydetmiştir. Çince karakterlerin evrimi, kemik yazısı, bronz yazısı, küçük mühür yazısı, resmî yazı ve kare yazısı gibi birçok aşamadan geçmiştir. Çince karakterler yalnızca bir dil iletişimi aracı değil, aynı zamanda Çin kültürünün önemli bir taşıyıcısıdır ve zengin tarihî ve kültürel anlamlar içerir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkçe, Arap alfabesiyle yazılıyordu. Osmanlı Türkçesi, Türkçe, Arapça ve Farsçanın karışımından oluşan bir dildi ve yazı sistemi, Fars-Arap alfabesinin bir varyantı olan Osmanlı Türk alfabesine dayanıyordu. Bu yazı sistemi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaygın bir şekilde kullanılmış ve Türkçenin ana yazı biçimi olmuştur. Ancak, 20. yüzyılın başlarında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, Mustafa Kemal’in önderliğindeki dil reformları, Osmanlı Türkçesini modern Türkçeye dönüştürmüştür. 1928’de meclis, Arap alfabesini resmen kaldırarak Türkçe için Latin alfabesini kabul etmiştir. Bu reform, yazı sistemini sadeleştirmeyi, okuryazarlık oranını artırmayı ve Türkçeyi konuşma diline daha yakın hale getirmeyi amaçlamıştır.

İnançlar açısından, Çin’in başlıca dini inançları arasında Budizm, Taoizm, Hristiyanlık ve İslam bulunmaktadır, ancak Çin halkının çoğu dini inançlara sahip değildir, birçok kişi ateist ya da agnostik görüşlere sahiptir. Türkiye’nin başlıca dini inancı ise İslam’dır.

Çin’in geleneksel bayramları arasında Çin Yeni Yılı (Bahara Merhaba Festivali), Orta Ay Festivali, Ejderha Tekne Festivali vb. bulunmaktadır. Türkiye’nin bayramları arasında ise Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı gibi bayramlar yer almaktadır. Bayram kutlama gelenekleri farklı olsa da, her iki ülke de bayramlarında aile birleşimini ve kültürel mirası vurgular. Çin ve Türkiye’nin sosyal alışkanlıkları da her iki toplumda da geleneksel olarak saygıya ve büyüklere sevgi, küçüklere şefkate büyük önem verir.

Son yıllarda, Çin kültürü ile Türk kültürü arasındaki etkileşim giderek artmaktadır. Çok sayıda Çinli turist, Türkiye’ye gelmekte ve bu kültürel alışverişi ve anlayışı artırmaktadır. Çinlilerin Türkiye’de en çok tercih ettikleri yerlerden biri Kapadokya’dır. Ayrıca, başka güzel yerleri de keşfetmeye başlamışlardır. Konfüçyüs Enstitüleri de birçok Türk üniversitesinde kurulmuş ve Çin kültürünün etkisini artırmıştır. Yunus Emre Enstitüsü de Türkiye’nin Konfüçyüs Enstitüsü olarak kabul edilebilir.

Türkiye’nin kültürü gerçekten çok etkileyicidir. Tarihsel olarak çeşitli medeniyetlerden etkilenen çok farklı bir nüfusa sahip olan Türkiye, gelenekler, alışkanlıklar ve mutfak açısından büyük bir erime kazanıdır. Türk mutfağı, lezzeti ve çeşitliliğiyle ünlüdür; Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya’nın etkilerini birleştirir. Türkiye’de sekiz farklı yerel mutfak bulunmaktadır. Her bölgenin kendine özgü yemek gelenekleri ve tatları vardır; sulu kebaplardan lezzetli mezelerden tatlı baklavaya ve mis gibi Türk çayına kadar, Türk mutfağı gerçekten iştah açıcıdır. Geleneksel sanatlar da, halı dokuma, hat sanatı ve seramik gibi, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını sergiler.

Çin ve Türkiye, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşlarının ardından kendi cumhuriyetlerini kurmuşlardır. Bizim bağımsızlık savaşımız, emperyalist devletlerin sömürge yönetimi altındaki tüm ezilen ülkelerde büyük yankı uyandırmıştır. Türk devriminin lideri Mustafa Kemal, ezilen halkların lideri, kahramanı, umut ve cesaret kaynağı olmuştur. Diğer ezilen ülkelerin halkları, bağımsızlık savaşımızı “emperyalizme karşı bir direniş çağrısı” olarak coşkuyla karşılamışlardır. Özellikle komşu ülkelerimiz olan Suriye ve Irak halkları, Türk Devrimi’nden güç ve cesaret alarak bir araya gelip, İngiliz emperyalizmine karşı savaşmak için silahlarını kuşanmışlardır. Hindistan’daki ulusal kurtuluş liderleri, “Kemal zafer kazanana kadar biz İngiltere’yi tanrı olarak kabul ediyorduk.” demiştir. Çinli devrimciler de, Türk halkının görkemli zaferini takdirle karşılamış ve onu örnek almışlardır. Mao Zedong’un bir konuşmasında, “Çinin Kemali nerede?” dediği söylenir.1

Sonuç olarak, Çin kültürü ve Türk kültürü, tarihsel arka plan, dini inançlar, dil ve yazı, bayram gelenekleri ve sosyal alışkanlıklar gibi alanlarda belirgin farklara sahip olsa da, kültürel etkileşim ve anlayış sayesinde iki kültür de sürekli olarak birleşmekte ve gelişmektedir.

1Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-1 2020 Kasım

ABD Afrika İlişkileri Avrupa bayram BLCU BRICS burs China CSC Culture Ekonomi Endustri eğitim Fransa Kore Kültür Kıbrıs Türkleri Pekin Rusya Scholarship Sinciang Sinciang Uygur Ozerk Bolgesi Sinema Sino Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Tayvan Turkiye Türkiye USA Uyghur Vatan Partisi Wang Yi Xi Jinping Xinjiang ZJUT Çin çin Şanghay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir