Çin’in en büyük medya kuruluşlarından biri olan Çin Uluslararası Radyosu (CRI Online) tarafından 13-17 Kasım tarihleri arasında organize edilen gezide tanıma fırsatı bulduğumuz, tarihi ve doğal güzelliklere sahip Yuncheng şehrine ilişkin gözlemlerimizi ilk yazımızla aktarıyoruz.
Pekin’in güney batısında konumlanmış Shanxi Eyaleti’nin güney kısmında bulunan Yuncheng şehri, tarihsel olarak Çin ulusunun en eski doğum yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Çin’in her bölgesinden birçok vasıtayla ulaşım son derece kolay olmakla beraber Çin’de tuz endüstrisini geliştirmek için kurulmuş tek şehir olarak anılmaktadır. Bölgenin tarihsel süreç içindeki konumu, Sarı Nehrin ve diğer doğal kaynakların ekonomiye katkısı, hiç şüphesiz kültürel ve toplumsal gelişimine de büyük etki etmiştir. Bu yazımızda gezi boyunca ziyaret ettiğimiz üç ilçede tanıma fırsatı bulduğumuz tarihsel ve doğal yapılara ilişkin gözlemlerimizi aktaracağız.
Jishan Ulusal Hurma Parkı
2017 yılında Çin’in ‘Devlet Ormancılık İdaresi’ tarafından ‘Ulusal Hurma Parkı’ olarak ilan edilen bu bölge, Shanxi Eyaleti’nin Yuncheng şehrinin Jishan ilçesinde yer almaktadır. Bu bölgenin önemli bir özelliği, Shanxi Eyaleti’nde yer alan tek ulusal çiçek ve orman parkı olmasıdır. Yuncheng’e girdiğimiz günden çıktığımız ana kadar birebir tanık olduğumuz üzere hurmanın bir çeşidi olan ve ‘jujube’ olarak adlandırılan bu meyve türü, bölgenin sosyal yaşamına ve tarihine oldukça etki etmiştir. Öyle ki sırf bu park alanında 17.000’i aşkın hurma ağacı bulunmaktadır. Bazıları 1.000 yıllık olan her bir ağacın ortalama yaşı 500 civarındadır. Dolayısıyla bunlar Çin’in bu alandaki en eski ve değerli verileri olarak kabul edilmektedir.
‘Jishan Hurma Müzesi’ ise Çin’de bulunan ve hurma kültürünü yansıtan tek tema parkı olarak adlandırılmaktadır. Buradaki yetkililerden öğrendiğimiz üzere Jishan İlçe Hükümeti tarafından desteklenen ‘Çinli Çiftçilerin Hasat Festivali’, 2020 yılında 93 gün sürmüştür. Dolayısıyla bu kültürün ve çiftçiliğin bölgenin sosyal yaşamındaki önemi büyüktür. İlçe girişinde bizi karşılayan köylülerin kültürel tarihi yansıtan ‘hasat dansı’ ise bölge insanının yaşamında önemli izler bırakan hurma meyvesinin dalından toplanıp sofralara gelme sürecini izleyenlere derinlemesine hissettirmektedir.
Jiangzhou Bölgesi Manzara Alanı
Yuncheng şehrinin Xinjiang isimli bir diğer ilçesinde yer alan Jiangzhou Bölgesi yerleşkesinde ‘Chengchuang Tapınağı’, daha önce hükümet ofisi olarak kullanılan ‘Jiangzhou Lobisi’ ve aynı isimli bir de bahçesi yer almaktadır. Bin yılı aşkın bir tarihe sahip olan bu bölge, 2021 yılında ulusal hükümet tarafından ‘turistik cazibe merkezi’ olarak ilan edilmiştir. Yerleşkenin girişinde yer alan arkeolojik kazı alanında ziyaretçileri 1000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen ve bu yapının inşaatında çalışmış bir işçinin taş üzerine oyulu ‘el izi’ karşılamaktadır. Jiangzhou Bölgesi’nde yer alan ‘Çan Kulesi, Davul Kulesi ve Müzik Kulesi’ ismiyle anılan kuleler ise, genel Çin mimarisi içinde nadir görülen bir üçleme oluştururlar. Müzik Kulesi olarak anılan kulede iki katlı ahşap bir yapı bulunmaktadır. Eski Çin kayıtlarına göre üst katta Türk kültüründeki ‘Hacivat-Karagöz’e benzer gölge oyunları oynatılırken alt katta klasik ‘Çin Operası’ oynatılmaktadır. Antik dönemdeki halkın binanın kuzeyinde bulunan yamaca oturarak operayı izlemesi olağan bir eğlence türü olarak adlandırılmaktadır. Milattan Sonra 1300’lü yıllarda kurulan ve ‘Davul Kulesi’ olarak anılan kule ise üç katlı ve beş oda genişliğindedir. Çevresinde bulunan davul tarzı sütun temeller bu yapıya ismini vermiştir. 1000 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip olan ve ‘Çan Kulesi’ olarak anılan yapı ise bu yerleşke içindeki en dikkate değer eseri bünyesinde barındırmaktadır. Milattan Sonra 1100’lü yıllarda döküldüğü varsayılan demir çan, en eski ve en ağır çan olarak kabul edilmektedir.
‘Jiangzhou Lobisi’ olarak anılan bölge ise Tang Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş olup 1,5 dönüme yakın bir arazi üzerinde yer almaktadır. Kubilay Han dönemindeki Yuan Hanedanlığı tarzında inşa edilen mevcut salon, geçmiş hanedanlıklar döneminde bölgede görevli Valilerin yönetim ofisi olarak kullanılmıştır. Giriş kısmında yan yana ve hala sapasağlam duran iki sütun arasında en az 700 yıl zaman farkı olması bizleri derinden etkilemiştir. Lobinin en dikkat çekici özelliği ‘devlet-halk’ arasındaki ilişkiyi simgeleyen ‘diz çökmüş balık taşının’ vali masası önünde bulunmasıdır. Bu taşa neden ‘diz çökmüş balık’ isminin verildiğini sorduğumuzda antik Çin’de devletin ‘su’, halkın ise ‘balık’ olarak imgelendiği; balık olan halkın suya ihtiyacı olduğu ve su ile yaşamını sürdürmek zorunda olduğu için suyun önünde eğilmesi gerektiği, bu nedenle bu taşa ‘diz çökmüş balık taşı’ isminin verildiği cevabı verilmiştir. Lobi salonunun arkasında bulunan bahçe ise yaklaşık 1500 yıl önce inşa edilen ve Sui Hanedanlığının günümüze kadar korunan tek resmi bahçesi olarak adlandırılmaktadır. Bundan bin yıl önce yaşamış Fan Zhongyan isimli yazar ve devlet adamı bu bahçeyi şu sözlerle övmektedir: ‘(Burada) Huzur ölümsüzlükle birleşir ve gölge sıcaklığı bilmeden kaybolur’.
Leylek Kulesi
Nazım Hikmet’in ‘Kalbimin yarısı buradaysa yarısı Çin’dedir doktor, Sarı nehre doğru akan ordunun içindedir’ dizelerinden tanıdığımız Sarı nehrin kenarında kurulu ‘Leylek Kulesi’ Çin’deki dört ünlü tarihi ve kültürel yapıdan biri olarak kabul edilmektedir. Yaklaşık 1500 yıl önce Kuzey Zhou Hanedanlığı döneminde askeri gözetleme kulesi olarak inşa edilen bu yapı, Çin halkı nezdindeki ününü Tang Hanedanlığı döneminde yaşayan şair Wang Zhihuan’ın ‘Leylek Kulesi’ne Tırmanmak’ isimli şiirine borçludur. İsmini ise üzerine sık sık yuva yapan leyleklerden almaktadır. Leylek Kulesi’nin ana binası, 83 metreye 72 metre ebatlı ve 57,4 metre yüksekliğinde geniş bir platform üzerinde yer almaktadır. Ana bina toplam 6 katlı olup doğu ve batı köşelerinde sarmal merdivenler yer almaktadır. Bölgede bulunan antik Puzhou kültürünün bir yansıması olan bu yapı, Çin uygarlığının ve dolayısıyla Tang Hanedanlığına ait pek çok öğenin somutlaşmış hali olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her bir katında ayrı bir tema barındıran bu eşsiz kule, sadece bölge halkının değil aynı zamanda Çin tarihinin de anlatıcısı konumundadır. Sarı Nehrin kenarında sakince uzanan Zhongtiao Dağı’nın tepeden bakıldığında anahtar şeklinde göründüğünü ve bu anahtarın açılmasıyla beraber Çin ulusunun buradan doğduğuna inanıldığını söyleyen bölge halkının anlatısıyla uyumlu bir yapıdır Leylek Kulesi. Sırasıyla Müzik, Antik Çin, Ebedi Medeniyet, Eşsiz Gösteri gibi temaların her bir katta gözlemlenmesi, eski Çin tarihini anlamayı da kolaylaştırmaktadır. Söz gelimi 18 Ekim 1926’da Tsinghua Üniversitesi’nden bilim adamlarının bu bölgede yaptığı kazı çalışması ile 60’tan fazla kutuda ipek böceği kozası bulunmuş ve ipekböcekçiliğinin tarihi 6.000 yıl geriye sabitlenmiştir. Yine dünyada demiri eriten ilk ülke olan Çin, döküm teknolojisini ilk olarak burada kullanmıştır. Akdeniz çevresindeki ülkeler M.S. 1300’lü yıllarda dökme demiri kullanırken bölge insanları bu tarihten yaklaşık 1.900 yıl önce (M.Ö. 600, demirin sığır yardımıyla halat yapımında kullanılması için yapılan tarihleme ise M.S. 700’lü yıllar) bu teknolojiyi bilinçli ve sistemli şekilde kullanmaktaydılar. Özetle Leylek Kulesi, Sarı Nehir Havzası’nda parlayan bir incidir ve Çin kültürünün ve ulusal ruhunun simgesidir. İçinde barındırdığı kültürel ve tarihi imgeler ise antik Çin kültürü ve tarihinin ne kadar engin olduğunu ve hala daha öğrenilecek öğeleri içinde barındırdığını bizlere bir kez daha göstermektedir.