Search
Close this search box.
Search
Close this search box.
Çin ve Türk İş Hukukunda Yabancı Çalışanların Hakları: Karşılaştırmalı Bir Analiz
Paylaş

Çin ve Türk İş Hukukunda Yabancı Çalışanların Hakları: Karşılaştırmalı Bir Analiz

*Bu makale, 2024-2025 eğitim-öğretim yılının birinci döneminde Şanghay Finans Ekonomi Üniversitesi İş Hukuku Dersi’nin final sınavı için sunulmuştur.

Özet

Bu çalışma, yabancı çalışanların haklarını İş Hukukuna dayanarak korumak için Türkiye ve Çin’deki iş hukuku sistemlerini araştırmaktadır. Çalışma, iki ülkenin yasal çerçevelerini karşılaştırarak yabancı çalışanların haklarına odaklanmaktadır. Türkiye ve Çin, uluslararası çalışma standartlarını benimsemelerine rağmen, uygulamada daha fazla çalışmaya ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de, Avrupa Birliği uyum sürecinin etkisi altında insan haklarına dayalı daha kapsamlı bir yasal yapı oluşturulmuştur. Yabancıların Çalışma İzinleri Kanunu, yabancı çalışanların yasal statüsünü belirlerken, sosyal güvenlik hakları Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile korunmaktadır. Bununla birlikte, tarım, inşaat ve hizmetler gibi düşük seviyeli vasıflı sektörlerde kayıt dışı istihdam, yabancı çalışanların sosyal haklara erişimini sınırlamaktadır. İş Sözleşmesi Kanunu, yabancı çalışanların haklarını düzenlemeyi amaçlayan Çin’de önemli bir reformdur. Ancak, yerel yönetimlerin bu hakların uygulanmasını iyileştirmeleri gerekmektedir. Dil engelleri ve bölgesel farklılıklar, özellikle kısa süreli sözleşmelerle çalışanlar olmak üzere düşük vasıflı çalışanların haklarını korumayı zorlaştırmaktadır. Ayrıca, Çin’deki kırsal göçmen çalışanların durumu, yabancı çalışanların karşılaştıklarına benzer zorluklar sunmaktadır.

Anahtar Sözcükler: Yabancı Çalışanların Hakları, Sosyal Güvenlik Erişimi, Ayrımcılık Karşıtı Önlemler

Giriş

Çalışanların konumu, iş hukukunda işverenlere kıyasla daha savunmasızdır. Bu nedenle, yasal düzenlemeler genellikle çalışan ve işveren arasında bir denge sağlamak için çalışanların lehine yorumlanır. İşverenlerin çalışanlar üzerinde neredeyse sınırsız hakları varsa, bu istihdam ilişkisini bir tür köleliğe dönüştürecektir. İşverenlere göre daha savunmasız bir statüye sahip çalışanlar arasında, kadınlar, engelli bireyler ve diğerleri gibi belirli gruplar daha da hassas durumlarda olabilir. Yabancı çalışanlar, dil ve yasal statü engelleri nedeniyle yerli çalışanlardan daha dezavantajlıdır. Bu çalışma, Çin ve Türkiye’deki yabancı çalışanların iş hukuku kapsamındaki haklarını ve bu hakları korumadaki ilgili yasal sistemlerinin etkinliğini inceleyecektir. Coğrafi ve kültürel olarak farklı olan Çin ve Türkiye, belirli uluslarrası anlaşmaların imzacısı ve çeşitli uluslararası örgütlerin üyesidir. Bu araştırmada bu anlaşmaların uygulanabilirliğini de tartışacağız. Benimsenen araştırma metodolojisi, literatür incelemesi ve karşılaştırmalı analiz yaklaşımını içerir. Aşağıdaki araştırma sorusunu formüle ediyoruz: Çin ve Türk iş hukuku sistemlerinde yabancı çalışanların iş hakları hangi yönlerden benzerlik ve farklılıklar göstermektedir?

1. İş Hukuku Çerçevesi
1.1. Çin Hukukunda Tarihsel Arka Plan

İmparatorluk döneminin sonlarına doğru modern bir işveren-çalışan ilişkisi geliştiren Çin, 1949’dan sonra sosyalist bir ekonomik modele geçti. 1978’e kadar herhangi bir yasallaştırma hareketi görülmedi. 1995’te kabul edilen İş Kanunu, Çin Halk Cumhuriyeti’nde iş hukukunun kodifikasyonuna yönelik ilk adımdı. (Périsse, 2017) Düzenlemeler, çalışanların çalışma saatlerini düzenledi ve çalışanların hakları, bireysel ve toplu iş sözleşmeleri gibi kavramlarla yasa ile korunmaya çalışıldı. 2008 yılında yürürlüğe giren İş Sözleşmesi Kanunu, daha fazla güvenlik sağlayarak çalışanların haklarını çeşitlendirdi.

1.2. Türk Hukukunda Tarihsel Arka Plan


Osmanlı İmparatorluğu’nun sonlarından bu yana yaşanan ekonomik ve sosyal değişimler Türkiye’nin işgücünü büyük ölçüde etkilemiştir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, çoğunlukla tarıma dayalı olan ekonominin sanayi ve hizmet sektörlerine doğru gelişmesi, işgücünün yapısında da köklü değişiklikler yaratmıştır. (ILOSTAT Veri Gezgini, t.y.) 1950’lerden bu yana sanayileşmenin hızlanması, tarım alanlarından kentsel alanlara doğru bir artışa yol açmış ve böylece ülkenin işgücü profilini değiştirmiştir. Bu dönemde devletin kırsal kalkınmaya yatırım yapmaması, şehirlerde düşük nitelikli ve kayıt dışı istihdamın artmasına neden olmuştur. (ILOSTAT Veri Gezgini, t.y.) 1960’lı yıllarda işgücünün yurtdışına göçü dönem dönem hem Türk ekonomisini hem de çalışanların haklarını etkilemiştir. (Demir, 2016) Türkiye’de 1980’li yıllardan itibaren uygulanan ekonomik politikalar, özellikle iş dünyasında esneklik ve kayıt dışı çalışmanın önlenmesi konusunda yeni yasal düzenlemelerin yapılmasına yol açmıştır. (Demir, 2016) Bu dönemde sosyal güvenlik sisteminde birçok reform hayata geçirilmiş, ulusal düzenlemeler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Birliği (AB) standartlarıyla uyumlu hale getirilmiştir.

2. Yabancı Çalışanların Hakları ve Korunmaları
2.1. Çalışma Hakları ve Yükümlülükleri



Yabancı çalışanların Türkiye’de iş hukukundan kaynaklanan hakları Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile yabancıların Türkiye’de çalışma izni alması zorunlu olup, yasal düzenleme sosyal güvenlik haklarını korumaktadır. (Demir, 2016) İşverenin ilgili devlet kurumlarına başvurusu çalışma iznini almaktadır. Özellikle herhangi bir statüsü olmayan yabancı çalışanların kayıt dışı çalıştırılması sosyal haklardan mahrum kalmalarına neden olabilmektedir. (OECD, 2005) Bu düzenlemeler bu açıdan oldukça önemlidir. Türkiye’de yabancı çalışanların sosyal güvenlik hakları istihdamları süresince hesaplamaya dahil edilmekte ve yabancılar emeklilik, sağlık gibi haklardan yararlanabilmektedir. (Demir, 2016) Ancak pratikte niteliksiz yabancı çalışanlar sigortasız çalıştırıldıkları için sosyal haklara erişimde yardıma ihtiyaç duyabilirler. (ILOSTAT Data Explorer, t.y.) Çin’de yabancı çalışanların çalışma hakları Çin İş Sözleşmesi Kanunu ile düzenlenir. Çin’de yabancılar, Türkiye’de olduğu gibi, işverenin talebi ve ilgili kurumların onayıyla çalışma izni almak zorundadır (Périsse, 2017). Çin’de yabancı çalışanlar genellikle yüksek vasıflı işler için tercih edilir, ancak sosyal güvenlik ve iş güvencesi açısından kısıtlamalarla karşılaşabilirler (Taylor, 2011). 2008 yılında yürürlüğe giren İş Sözleşmesi Kanunu, yabancı çalışanların haklarının korunmasında önemli bir reformdur. Bu kanun, işverenlerin çalışanları haksız yere işten çıkarmasını önler ve iş sözleşmesi imzalamayı zorunlu hale getirir (Reutersward, 2005). Ancak yerel yönetimlerin uygulanmasındaki eksiklikler nedeniyle, bu düzenlemeler özellikle kısa süreli çalışanlar için yeterince etkili değildir (Ahl vd., 2020)

2.2. Sosyal Güvenlik ve Refah Politikaları


Sosyal güvenlik hukuku politikaları, yabancı kökenli çalışanların sosyal haklarının korunmasında önemlidir. Ancak, Türkiye ve Çin’deki yasal düzenlemeler ve uygulamalar, yabancı çalışanların sosyal güvenlik hukuku sistemlerine katılımı konusunda farklılık gösterebilir. Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemini Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunları düzenler. Çalışan yabancı çalışanların sosyal güvenlik hakları, Türk vatandaşlarıyla eşit düzeydedir. Yabancı çalışanlar, çalışma izinleri doğrultusunda eşit koşullarda sigortalanır ve sosyal güvenlik sistemine dahil edilirler (Demir, 2016). Bu sistem ayrıca iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık izni, doğum izni, sakatlık nedeniyle emeklilik, yaşlılık ve ölüm gibi risklere karşı da koruma sağlar. Ancak, özellikle niteliksiz yabancı çalışanların sosyal güvenlik sistemine erişimde yardıma ihtiyaçları vardır. Kayıt dışı istihdam, bu sorunların ön saflarında yer almaktadır. OECD’ye göre bazı yabancı çalışanlar kayıt dışı çalışmaktadır (OECD, 2005). Bu durum özellikle tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde yaygındır. Ayrıca Türkiye’de mültecilerin ve geçici koruma altındaki kişilerin sosyal güvenlik hakları tam olarak eşit değildir ve sınırlı ölçüde korunmaktadır. ILO verileri bu grupların genellikle düşük ücretlere ve uzun çalışma saatlerine tabi olduğunu göstermektedir. Pozisyonlarından yararlanarak sosyal güvenlik sistemine dahil edilmemişlerdir (ILOSTAT Veri Gezgini, t.y.). Bu nedenle kayıt dışı istihdamı azaltmak ve sosyal güvenlik sistemine erişimi kolaylaştırmak, Türkiye’deki yabancı çalışanların sosyal refah düzeyini artırmak için önemlidir. Çin’de yabancı çalışanların sosyal güvenliği Çin Sosyal Güvenlik Kanunu ve Yabancıların Çalışma İzinleri Yönetmeliği kapsamında düzenlenmektedir. Yabancı çalışanlar yasal çalışma izni aldıklarında sosyal güvenlik sistemine dahil edilirler ve işverenleri sosyal güvenlik primleri ödemek zorundadır (Périsse, 2017). Sosyal güvenlik sistemindeki yabancı çalışanlar emeklilik, sağlık hizmetleri ve işsizlik sigortası gibi sosyal haklardan aynı düzeyde yararlanabilirler. Ancak, yabancı işçilerin sosyal güvenlik sistemine erişimde yardıma ihtiyaçları vardır. Özellikle, kısa dönemli sözleşmelerle çalışan yabancı işçiler için sosyal güvenlik primlerinin ödenmediği durumlar sıklıkla görülmektedir (Reutersward, 2005). Ayrıca, yabancı işçilerin sosyal güvenlik haklarına erişimi bulundukları bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Çin’in bazı bölgelerinde, yerel yönetimler sosyal güvenlik uygulamalarında esnektir ve bu da yabancı işçilerin haklarının korunmasını zorlaştırır (Ahl ve diğerleri, 2020). Çin’deki kırsal kesimlerden gelen işçiler de benzer şekilde sosyal güvenlikten yoksundur. Çalışmalar, sendikaların bu işçilerin sosyal haklarını korumada yeterince etkili olmadığını ve işçilerin refah düzeyinin diğer işçilere kıyasla düşük kaldığını göstermektedir (Booth vd., 2021). Türkiye ve Çin sosyal güvenlik sistemlerini yabancı işçilere açmış olsa da uygulamada karşılaşılan sorunlar benzerdir. Kayıt dışı istihdam, düşük ücretler ve kısa süreli sözleşmeler, yabancı işçilerin sosyal güvenlik haklarından tam olarak yararlanmasını engelleyen sorunlar arasındadır. Türkiye’de yabancı işçilerin sosyal güvenlik sistemine entegrasyonu büyük ölçüde yasal çerçeve içinde güvence altına alınmış olsa da, uygulamada kontrol eksikliği ve beyan edilmemiş çalışma bu hakların kullanımını sınırlamaktadır (Demir, 2016). Çin’de, merkezi hükümetin düzenlemelerine rağmen, yerel hükümetler tarafından uygulamada eksiklikler nedeniyle sosyal güvenlik uygulamaları istenen sonuçları üretememektedir (Reutersward, 2005).

2.3. Ayrımcılık Karşıtı Önlemler


Türkiye’de ayrımcılığı önlemek için yasal bir çerçeve bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesinde tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu belirtilmiş ve hiçbir ayrımcılık yapılamayacağı vurgulanmıştır. Ayrıca, İş Kanunu’nun 5. maddesi işverenlerin çalışanlara karşı ayrımcılık yapmasını açıkça yasaklamıştır (Demir, 2016). Yabancı işçilerin çalışma koşulları ve sosyal hakları Türkiye’de yasal olarak güvence altına alınmış olsa da uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. OECD’nin Türkiye raporuna göre, özellikle düşük vasıflı sektörlerde yabancı işçi yoğunluğu, işverenlerin ayrımcı uygulamalarını artırmaktadır. Örneğin, tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde çalışan yabancı işçiler çoğunlukla yerli işçilerden daha düşük ücret almakta ve sosyal güvenlik sistemine dahil edilmemektedir (OECD, 2005). Ayrıca, ILOSTAT verileri Türkiye’de kayıt dışı istihdamın yaygın olduğunu ve bunun da yabancı işçi haklarının ihlal edilmesine yol açtığını göstermektedir (ILOSTAT Veri Gezgini, t.y.). Türkiye’de mülteci statüsüyle çalışan bireyler resmi çalışma izni almakta zorluk çekmekte ve bu durum ayrımcılığı körükleyen bir etkendir. Türkiye’de ayrımcılığı önlemeye yönelik yasal düzenlemeler bulunmasına rağmen uygulamada denetim mekanizmalarının zayıflığı bu sorunların devam etmesine yol açmaktadır. Bu bağlamda kayıt dışı istihdamın azaltılması ve ayrımcılığın önlenmesi için sosyal uyum politikalarının güçlendirilmesi önem taşımaktadır (Demir, 2016). Çin’deki yabancı işçilerin hakları Çin İş Sözleşmesi Kanunu ve Yabancıların Çalışma İzinleri Yönetmeliği kapsamında korunmaktadır. Yasal olarak, Çin’de çalışan yabancı işçilerin yerel işçilerle eşit haklara sahip olması beklenmektedir (Périsse, 2017). Ancak uygulamada yabancı işçilerin haklarının korunmasında çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Çin’in ekonomik büyümesinde önemli rol oynayan kırsal kesimden gelen göçmen işçiler daha sık ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Göçmen işçilerin çoğu düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmakta ve sosyal güvenlik haklarından yararlanamamaktadır (Booth vd., 2021). Ayrıca, dil engelleri ve hukuki bilgi eksikliği yabancı işçileri işveren sömürüsüne karşı savunmasız bırakmaktadır (Ahl vd., 2020). Çin’de İş Sözleşmesi Kanunu 2008 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanun, çalışanların işten çıkarılmasını önlemeyi ve çalışanların sosyal haklarını korumayı amaçlamıştır. Bu nedenle, düzenlemelerin kapsamı yerel yönetimler tarafından güçlü bir denetim sağlamak için sınırlandırılmıştır. (Reutersward, 2005) Ayrıca, Çin’deki sendikalar çalışanların haklarını korumada önemli rol oynayabilen kurumlar olmasına rağmen, devlet kontrolü altında faaliyet gösterdikleri için genellikle daha etkili olmaları gerekmektedir (Booth vd., 2021). Türkiye ve Çin’de ayrımcılık karşıtı yasal düzenlemeler olmasına rağmen, uygulamada önemli farklılıklar ve benzerlikler bulunmaktadır. Türkiye, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde ayrımcılığa karşı daha kapsamlı bir yasal yapı oluşturmuş olsa da, gayri resmi istihdam ve denetim eksikliği bu yapının etkinliğini sınırlamaktadır. (OECD, 2005). Çin’de yabancı çalışanların hakları yasal olarak garanti altına alınmış olsa da, dil engelleri, bölgesel farklılıklar ve sendikaların zayıflığı nedeniyle uygulamada hak ihlalleri yaygındır (Ahl vd., 2020). Her iki ülke açısından ortak çözüm önerisi; kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesi, kayıt dışı çalışmanın önlenmesi ve yabancı işçilerin topluma entegrasyonunu sağlayacak politikaların hayata geçirilmesidir.

3. Karşılaştırmalı Analiz
3.1. Benzerlikler



Türkiye ve Çin’in çalışma yasaları, yabancı işçilerin haklarını korumak için uluslararası standartlara uymayı amaçlayan düzenlemeleri kabul etmektedir. Her iki ülke de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi uluslararası örgütlerin üyesidir ve işçi haklarının çalışma ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklandığını korumak için çeşitli uluslararası anlaşmalara taraf olmuştur (Labour Protection: Challenges Facing Labour Offices and Social Insurance | Governance in China | OECD iLibrary, t.y.). Öncelikle, her iki ülkenin çalışma yasalarında yabancı işçiler çalışma izinleri aracılığıyla sisteme dahil edilmekte ve bu konu öncelikli olarak ele alınmaktadır. Türkiye’de Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun, yabancıların yasal olarak çalışabilmeleri için gereken izin süreçlerini belirlerken; Çin’de de benzer şekilde izin prosedürleri Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmektedir (Ahl vd., 2020; Demir, 2016). Ayrıca, her iki ülkenin sosyal güvenlik sistemleri yabancı işçileri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Türkiye’de sosyal güvenlik Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile güvence altına alınmışken, Çin’de yabancı çalışanlar iş sözleşmeleri kapsamında sigorta primi ödeyerek emeklilik, sağlık ve işsizlik yardımı gibi haklardan yararlanabilmektedir (Demir, 2016; Périsse, 2017). Ayrıca, her iki ülkenin iş hukuku reformları çalışanların haklarını korumayı amaçlamaktadır. Türkiye’de 2003 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu, çalışanların haklarını genişleten önemli bir reformdur. Çin’de ise 2008 yılında yürürlüğe giren Çin İş Sözleşmesi Kanunu, çalışanların sözleşmeli olarak çalışmasını ve haksız yere işten çıkarılmasını önlemeyi amaçlamaktadır (Reutersward, 2005).

3.2. Farklılıklar


Türkiye ve Çin iş kanunları arasında bazı önemli farklılıklar bulunmaktadır. Birincisi, Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde emeği düzenleyen kanunları Çin’inkinden daha kapsamlı ve insan hakları odaklı bir yapıya sahiptir (Demir, 2016). Türkiye’de yabancı işçilerin hakları yerli işçilerle eşit bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak Çin’de yabancı işçiler çoğunlukla yüksek vasıflı işlerde çalışmakta olup, düşük vasıflı yabancı işçilerin haklarının yasal çerçeve içinde yeterince korunması gerekmektedir (Ahl vd., 2020). Çin’de kırsal kesimlerden şehirlere göç eden yerel işçiler, yabancı işçilerinkine benzer sorunlarla karşılaşmaktadır. Göçmen işçiler şehirlerde ayrımcılığa uğrayabilmekte ve çoğu zaman diğer işçilerle eşit bir şekilde sosyal güvenlik haklarından yararlanamamaktadır (Booth vd., 2021). Bu durum mülteci statüsündeki bireyler ve Türkiye’de kayıtlı olmayan yabancı işçiler için geçerlidir. Özellikle tarım ve inşaat gibi sektörlerde çalışan yabancı işçilerin sosyal haklara erişimi sınırlı olabilmektedir (OECD, 2005). Bunda kayıtlı ve kayıtsız Suriyeli göçmen sayısının önemli bir etkisi bulunmaktadır. Çin’in sendikal yapısı da Türkiye’den farklıdır. Çin’deki sendikalar devlet kontrolü altında faaliyet gösterse de, sadece yabancı işçilerin değil, genel olarak işçi haklarını savunmada daha yeterli olmaları gerekmektedir. Türkiye’de sendikalaşma hakkı, işçilerin toplu sözleşme ve grev gibi haklarını kullanmalarına izin veren ve devletin desteklediği anayasal bir haktır (Booth vd., 2021; Demir, 2016). Bir diğer önemli fark ise dil engellerinin etkisidir. Türkiye’de yabancı işçiler, özellikle Arapça konuşan mülteciler (çoğunlukla Suriyeli gruplar), dil engeli nedeniyle işgücü piyasasında ayrımcılığa uğramaktadır. Çin’de dil engeli, yabancı işçilerin yasal haklarını aramaları önünde önemli bir engel oluşturmaktadır (Périsse, 2017).

3.3. Sonuçlar


Türkiye ve Çin’in iş hukuku sistemlerinin karşılaştırmalı analizi, iki ülkenin iş hukukundan kaynaklanan yabancı çalışanların haklarını korumada benzer zorluklarla karşı karşıya olduğunu, ancak bu zorluklara verdikleri yanıtların farklı olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye, Avrupa Birliği standartlarına uymak için daha kapsamlı bir yasal çerçeveye sahip olmasına rağmen, kayıt dışı çalışma, mülteci çalışanların hakları ve denetim eksikliği gibi sorunlar uygulamada devam etmektedir (Demir, 2016; Labour Protection: Challenges Facing Labour Offices and Social Insurance | Governance in China | OECD iLibrary, t.y.) Çin’de, yerel yönetimlerin tutumu ve dil engelleri gibi faktörler nedeniyle yabancı çalışanların haklarını korumaya yönelik yasal reformlar uygulamada sınırlı kalmaktadır. Ayrıca, kırsal alanlardan göç eden yerel işçilerin ve Çin’deki yabancı işçilerin yaşadığı sorunların benzerliği, işgücü piyasasındaki yapısal sorunlara işaret etmektedir (Ahl vd., 2020; Booth vd., 2021)

Her iki ülkede de İş Kanunlarına dayalı olarak yabancı çalışanların haklarının daha etkili bir şekilde korunması için aşağıdaki çıkarımlar yapılmaktadır:

  • İşverenlerin yasalara uygun hareket etmesini sağlamak için sıkı denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
  • Bağımsız sendikaların güçlendirilmesi, yabancı işçilerin haklarını savunmada önemli olabilir.
  • Dil engelini aşmak ve yabancı işçilerin yasal haklarını bilmelerini sağlamak için eğitim programları uygulanmalıdır.

Türkiye ve Çin’de yabancı işçilerin haklarını korumak için yasal düzenlemeler olmasına rağmen, uygulamada karşılaşılan sorunlar bu düzenlemelerin etkinliğini sınırlamaktadır. Türkiye’nin Avrupa standartlarına yakın bir yasal çerçeveye sahip olma hedeflerine rağmen, kayıt dışı çalışanların ve mülteci işçilerin durumu sorunlar yaratmaktadır. Çin’de, yabancı çalışanların haklarının korunması dil engelleri, bölgesel farklılıklar ve sendikaların etkisizliği nedeniyle sınırlı kalmaktadır. Bu analiz, her iki ülkede de yabancı çalışanların haklarını korumak için politikalar geliştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Sonuç

Bu çalışma, Türkiye ve Çin’in iş hukuku sistemlerini karşılaştırarak, yabancı çalışanların haklarının korunması, sosyal güvenliğe erişim ve ayrımcılık karşıtı önlemlerdeki benzerlikleri ve farklılıkları araştırmaktadır. Küreselleşen bir dünyada yabancı çalışanların haklarını korumak, ekonomik kalkınma ve sosyal adalet için kritik öneme sahiptir. Türkiye ve Çin uluslararası çalışma standartlarına uymaya çalışsa da uygulamada çeşitli zorluklar yaşanmaktadır. Çalışmanın bulguları, Türkiye ve Çin’deki iş hukuku sistemlerinin benzerlikler taşıdığını ancak aynı zamanda farklılıklar da içerdiğini göstermektedir: Her iki ülke de yabancı çalışanların çalışma izni almasını zorunlu hale getirmiş ve sosyal güvenlik sistemlerine dahil olmalarını yasal olarak güvence altına almıştır (Demir, 2016; Périsse, 2017). İşçi haklarını iş hukuku reformları yoluyla güvence altına alma çabaları, Türkiye’de 2003 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu ve Çin’de 2008 yılında yürürlüğe giren İş Sözleşmesi Kanunu ile belirginleşmiştir (Reutersward, 2005). Türkiye ve Çin’de, yabancı işçilerin hak arama sürecinde dil engelleri önemli bir sorun olarak göze çarpmaktadır (Ahl vd., 2020). Türkiye’de yabancı işçilerin hakları OECD (2005) çerçevesinde düzenlenmiştir. Çin’de ise yabancı işçilerin hakları daha çok yüksek vasıflı işçiler için düzenlenmiş olup, düşük vasıflı işçilerin korunması yetersiz kalmıştır (Périsse, 2017; Taylor, 2011). Türkiye’de sendikalı olma anayasal bir hak olarak güvence altına alınmışken, Çin’de sendikalar devlet kontrolünde faaliyet gösterdikleri için yabancı işçilerin haklarını savunmada etkisiz kalmaktadır (Booth vd., 2021). Türkiye’de kayıt dışı istihdam, yabancı işçilerin sosyal güvenlik haklarından yararlanmasını zorlaştırmaktadır (Demir, 2016). Çin’de ise (Reutersward, 2005) Bu bulgular her iki ülkenin işgücü piyasalarında yapısal sorunlar olduğunu ve yabancı işçileri korumak için daha etkili politikalar geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Türkiye ve Çin’de yabancı işçilerin haklarını daha etkili bir şekilde korumak için aşağıdaki politika önerileri geliştirilebilir. Türkiye’de kayıtlı olmayan yabancı çalışanların sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesini sağlamak için denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir. Çin’de bölgesel farklılıklar ortadan kaldırılmalı ve yerel yönetimler iş hukuku reformları için daha yakından izlenmelidir (Reutersward, 2005). Türkiye’de yabancı çalışanların sendikalara erişimini artırmak için bilgi ve destek programları oluşturulmalıdır. Çin’deki reformlar sendikalar aracılığıyla bağımsız çalışmayı teşvik etmeli ve çalışanların haklarını savunan yapılar güçlendirilmelidir (Booth vd., 2021). Yabancı çalışanların dil engelini aşmalarını sağlamak için Türkiye ve Çin’de eğitim programları oluşturulmalıdır (Ahl vd., 2020). Çalışanların haklarını bilmelerini sağlamak için rehberlik hizmetleri ve yasal destek mekanizmaları genişletilmelidir. Her iki ülke de ILO’nun Uluslararası Çalışma Standartlarına (Périsse, 2017) tam olarak uymak için yasal çerçevelerini gözden geçirmelidir. Türkiye ve Çin, yabancı çalışanların haklarını korumak için iyi uygulamaları benimseyerek örnek olabilir. Bu çalışma, Türkiye ve Çin’de yabancı çalışanların haklarının korunmasına ilişkin genel bir analiz sunarken, gelecekteki araştırmalar aşağıdaki alanlara odaklanabilir: Yabancı çalışanların yoğun olarak çalıştığı tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde hak ihlalleri ve sosyal güvenliğe erişim konusunda derinlemesine çalışmalar yapılabilir. Türkiye’de mülteci statüsündeki çalışanların sosyal haklara erişimi ve bu durumun ekonomik etkileri incelenebilir (Demir, 2016). Çin’de, yabancı çalışanların haklarının korunmasında bölgesel farklılıkların etkileri analiz edilerek ve yerel yönetimlerin uygulamalarına odaklanılarak çalışmalar yapılabilir. Türkiye ve Çin’in iş hukuku sistemleri, yabancı çalışanların haklarını korumak için çeşitli yasal düzenlemelere sahiptir. Ancak uygulama sorunları bu hakların tam olarak uygulanmasını engellemektedir. Türkiye’de kayıt dışı çalışma, sosyal güvenlik sistemine erişim ve mülteci işçilerin durumu önemli zorluklar olarak öne çıkarken, Çin’de bölgesel farklılıklar, sendikaların yetersizliği ve dil engelleri dikkat çekicidir. Bulgular, yabancı çalışanların haklarını korumak için daha güçlü kontrol mekanizmalarının kurulması gerektiğini, sendikaların güçlü olabileceğini ve sosyal güvenlik politikalarının geliştirilebileceğini ortaya koymuştur.

Kaynaklar

1. Ahl, B., Czoske, P.-P., & Xu, C. (2020). Labour Rights Protection of Foreign Employees in China 28 Asia Pacific Law Review 2020. Asia Pacific Law Review, 28(1), 122–137.

2. Booth, A., Freeman, R., Meng, X., & Zhang, J. (2021). Trade Unions and the Welfare of Rural-Urban Migrant Workers in China. ILR Review, 75(4), 974–1000.

3. Demir, M. (2016). Türkiye’de Yabancıların Sosyal Güvenliği. Journal of Security, 6(1), 70–93.

4. ILOSTAT Data Explorer. (n.d.). Retrieved December 16, 2024, from https://rshiny.ilo.org/dataexplorer27/?lang=en&segment=indicator&id=SDG_0131_SEX_SOC_RT_A&ref_area=TUR

5. Labour Protection: Challenges Facing Labour Offices and Social Insurance | Governance in China | OECD iLibrary. (n.d.). Retrieved December 16, 2024, from https://www.oecd-ilibrary.org/governance/governance-in-china/labour-protection_9789264008441-13-en

6. OECD. (2005). Labour Protection: Challenges Facing Labour Offices and Social Insurance (pp. 323–348). OECD. https://doi.org/10.1787/9789264008441-13-en

7. Périsse, M. (2017). Labor Law in China: How Does It Contribute to the Economic Security of the Workforce? A Commonsian Reading. Journal of Economic Issues, 51(1), 1–26.

8. Reutersward, A. (2005). Labour Protection in China: Challenges Facing Labour Offices and Social Insurance (OECD Social, Employment and Migration Working Papers No. No. 30). OECD DIRECTORATE FOR EMPLOYMENT, LABOUR AND SOCIAL AFFAIRS.

9. Taylor, R. (2011). China’s labor legislation: Implications for competitiveness: Asia Pacific Business Review: Vol 17, No 4. Asia Pacific Business Review, 17(4), 493–510.

ABD Afrika İlişkileri Avrupa bayram BLCU BRICS burs China CSC Culture Ekonomi Endustri eğitim Fransa Kore Kültür Kıbrıs Türkleri Pekin Rusya Scholarship Sinciang Sinciang Uygur Ozerk Bolgesi Sinema Sino Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Sino Turkish Studies Tayvan Turkiye Türkiye USA Uyghur Vatan Partisi Wang Yi Xi Jinping Xinjiang ZJUT Çin çin Şanghay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir